"İlk kez tecrübe ettiğimiz bu kısa seyahatin hissettirdikleri, ancak bir rüyanın tesiriyle kıyaslanabilir. Çok kısa bir zaman aralığında, ayrıldığımızla ufak bir benzerliği bulunmayan tümüyle yeni bir dünyaya, yeni bir gezegene nakledilmiş gibiyiz.
Tüm dünya ülkerinde, komşu devletlerin yaşayanları az yada çok, karşılıklı bir ilişkide birleşirler; bazı derecede kaynaşırlar. Lisanda, âdetlerde, geleneklerde, bu kaynaşmanın derecesi neredeyse anlaşılmaz. Ama tabiatın bu sabit yasası Cebelitarık boğazının iki kıyısında yaşayanlar için hüküm sürmez. Onlar, aynı hâvaliden olmalarına rağmen, bir Fransızın Çinliye yabancı olması gibidirler."
Domingo Badia y Leblich nam ı diğer Ali Bey Abbasi yukardaki satırları 29 Haziran 1803 yılında, dört sene sürecek seyahatinin başlanıgıcı olan, İspanya'dan Tancer'e yaptığı kısa gemi seyahtinde yazmış.
Ali Bey, Mağribi kıyafetiyle |
Kimdir Ali Bey Abbasi? 19. yy'ın başında yaşamış Katalan asker, devlet adamı ve casusudur. 1767'de Barselona'da doğan, Londra'da ve Valensiya'da Arapça eğitimi alan Domingo Badia;1803-1805 yılları arasında Ali Bey ismiyle müslüman kisvesi altında Fas'ta, seyahat bahanesiyle "devlet görevinde" bulunmuş. Daha sonra ise hac için Mekke'ye gitmiştir. Mısır , Süriye , Kıbrıs'a oradan İstanbul'a 1807 yılında varmış. Burada müslüman olmadığından şüphelenilmesiyle Fransa'ya kaçmıştır. Bu seyahatini anlatan kitabı 1814 yılında "Voyages d'Ali Bei en Afrique et en Asie pendant les années 1803 à 1807 " serlevhasıyla yayınlanmıştır. 1818 yılında Ali Osman ismiyle ikinci bir seyahate çıkmış. Suriye'de bulunduğu sırada bir İngiliz ajanı tarafından öldürülmüştür.
Kitabın İspanyolca tercümesi |
Yukarıda kısa hayat hikayesini okuduğunuz Ali Bey'le tanışmam Barselona'da ismi verilmiş (Ali Bei) caddede karşılaştığım levhayla oldu. Geçenlerde de sahafların birinde kitabının İspanyolca tercümesini bulunca hemen aldım ve okumaya başladım. Ve daha ilk sayfada yukarıda okuduğunuz bölümle karşılaştım. Bu satırlar 19yy.'da bildiğimiz Avrupa merkezli kibrin ve cehaletin göstergesi. Domingo Badia hiç bir ortak noktası olmadığını iddia ettiği Mağrip ile ufak bir tetkik ile bir çok benzerliğin ve etkileşimin olacağının farkında olmadan bu satırları yazmış.
En temelinde, konuştuğu her hangi bir batı dilinin (Fransızca, İspanyolca, Katalanca) Arapça'dan nasıl etkilendiğini bilmesi gerekerdi. Latince kökenli bu dillerde, Latince'de olmamasına rağmen Arapça'dan geçmiş harf-i tarif (article, İspanyolca'da El, La gibi ) bunun en basit örneğidir. Yine İber yarımadasında en çok konuşulan dil olan İspanyolca'da dört bine yakın Arapça'dan geçmiş kelimenin olması da başka bir örnektir.
Yukarıdaki iki örnek başta alıntıladığımız düşüncenin ne kadar boş olduğunu anlamak için yeterlidir. Akdeniz binlerce yıldır bu etkileşimin havzası olmuş, fikirler, kelimeler, alışkanlıklar burada rahatlıkla dolaşmıştır doğudan batıya olduğu gibi batıdan doğuya da.
Ali Bey'in kitapta bulunan Arapça el yazısı |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder