Yaklasik 16 yahut 17 sene önce Pink Floyd ile Adnan Abi´nin antikaci dükkaninda tanistim. Çalan parça Shine on You Crazy Diamond idi. Giristeki o gitar solo aklimi basimdan almisti. Adnan abiden kasetini ödünç aldim ve defalarca dinledim. Daha evvel lisede arkadaslarimdan Pink Floyd un ismini duymustum fakat yolum kesismemisti. O zamana kadar Mogollar, Baris Manço, Erkin Koray, Cem Karaca gibi Türk rock tarihinin önemli isimlerini dinlemistim ama yabancilardan kimseyi dinlememistim. Iste o günden sonra müzik zevkimin gelismesi dis mihrakli müzik üzerinden olmaya basladi. Albümlerini teker teker bulup dinlemeye basladim. Liseden arkadasim Engin´den, kendisi lisede de Pink Floyd dinleyen bir sahis idi, bu konuda çok yardim aldim. Her albüm farkli bir maceraydi benim için, gizli bir mabeddi. Her dinleyisimde insan tahayyülünün akislerini görmek beni heycanlandiriyordu. Aslinda bu durum hala devam etmekte.
Albümlerini bu kadar dinlememe ragmen tevellütten dolayi canli dinleme firsatim hiç olmamisti. Bir kaç sene önce Roger Waters un Istanbul konserine de gidememistim. Fakat yolumuz Barselona"da kesisti Pink Floyd ile, her ne kadar grubun tamami ile olmasa da beyni ile. 29-30 martta Palau San Jordideki konserine iste biraz da bu heyecan ile gittim. Konser-gösteri çok basariliydi. Lafi fazla uzatmamak lazim. Videolar asagida.